Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı -ABNA- İsrail’in son günlerde Suriye’ye yönelik artan saldırıları, bu “Davud Koridoru” planının sahada uygulanmakta olduğuna dair güçlü işaretler veriyor. Bu planın amacı, direniş eksenini zayıflatmak, bölgeyi etnik-dini hatlar üzerinden bölmek ve Tel Aviv’in doğrudan nüfuz alanını genişletmektir.
Davud Koridoru nedir?
Bu koridor, güney Suriye’deki Kuneytra ve Süveyda illerinden başlayarak kuzeydoğudaki Haseke ve Deyr ez-Zor bölgelerine, oradan da Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) toprakları üzerinden Türkiye ve İran sınırlarına kadar uzanıyor.
Bu hat boyunca, ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile iş birliği yapılmakta ve ayrılıkçı Dürzi ve Kürt gruplarla stratejik bağlantılar kurulmaktadır.
Bazı İsrailli kaynaklara göre, bu koridor “Talmudik bir vaadin gerçekleşmesi” anlamına geliyor: İsrail’in Filistin topraklarından Fırat Nehri’ne kadar genişlemesi. Bu da projeye sadece jeopolitik değil, aynı zamanda ideolojik bir boyut kazandırıyor.
ABD’nin Tanf Üssü ve koridorun stratejik rolü
ABD ordusunun Suriye’nin güneyindeki Tanf üssü, bu koridorun kilit bağlantı noktalarından biridir. Irak, Ürdün ve Suriye sınırlarının kesiştiği bu nokta, Tel Aviv’in kuzeye ve doğuya açılmasında stratejik önem taşır.
Washington, SDG’ye verdiği destekle kuzey Suriye’de kalıcı bir Kürt yapısı oluşturmaya çalışmakta ve bu oluşum aracılığıyla İran ve Türkiye’ye baskı uygulama imkânı kazanmaktadır.
Suriye’nin parçalanma planı
Ürdün merkezli er-Rai gazetesinde yazan gazeteci Muhammed Hurub, bu koridorun amacının Suriye’yi üç parçaya bölmek olduğunu yazdı:
Güneyde bir Dürzi devleti
Kuzeyde bir Kürt devleti
Ortada, zayıflatılmış bir Şam hükümeti
Bu bölünmenin, İsrail ve ABD'nin bölgeye yeni bir siyasi ve ekonomik düzen dayatma planının bir parçası olduğu ifade ediliyor.
Türkiye için büyük bir tehdit
Türkiye, İsrail’in kuzey Suriye’de Kürt yapıları desteklemesinden ciddi biçimde rahatsız. Zira bu koridor, Ankara’nın kuzey Suriye’deki nüfuz alanını daraltabilir ve ülkenin toprak bütünlüğünü doğrudan tehdit eder.
Su ve enerji kaynaklarına erişim
Davud Koridoru aynı zamanda Fırat Nehri’ne ve Deyr ez-Zor’daki petrol rezervlerine doğrudan erişim imkânı sağlayacak. Bu da İsrail’in enerji güvenliğini artırırken, Suriye ve Irak’taki direniş gruplarını ekonomik olarak zayıflatabilir.
Sonuç: Yeni bir Orta Doğu için sinsi bir plan
“Davud Koridoru” yalnızca askeri ya da coğrafi bir hamle değil; Batı Asya’yı yeniden şekillendirmeye yönelik küresel bir mühendislik projesidir. İsrail ve ABD, kendileri için “Yeni Orta Doğu”yu kurgularken, bölge halklarının uyanışı bu rüyayı bir kâbusa dönüştürebilir.
yorumunuz